Ä°Åž CÄ°NAYETLERÄ°NÄ° ENGELLEMENÄ°N TEK YOLU SENDÄ°KALI OLMAKTIR!
6331 Sayılı İş sağlığı ve güvenliği Yasası 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinde kamuoyunda iş kazalarının ve buna bağlı iş cinayetlerinin biteceği en azından önemli bir oranda azalacağı algısı yaratılmıştı.
Ama zaman bu beklentileri haksız çıkarmıştır. İş cinayetleri olağanca hızıyla, hatta artarak devam ediyor. 13 Mart 2013 gecesi İstanbul Kumport limanında faaliyette bulunan taşeron firmada konteynır iç boşaltım işçisi olarak çalışan Bayram Demir adlı işçi kardeşimiz, liman içerisinde işleyen bir tırın dorsesinin kafasına  çarpması sonucu hayatını kaybetmiştir. Öncelikle belirmek isteriz ki, Bayram Demir kardeşimizin vefatı nedeniyle büyük üzüntü içerisindeyiz. Ailesinin derin acısını yürekten paylaşıyor ve Bayram Demir kardeşimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Yüzlerce, belki binlerce defa anlatılan taşeronluk sisteminin sakıncaları halen görmezden geliniyor. Bırakın taşeronu, asıl işverenler bile daha işçi sağlığı ve güvenliği konularına bilinçli yaklaşmazken bu sorun nasıl çözülebilir?
Her ne kadar bu iş cinayetinin faili taşeron firma gibi görünse de, Kumport liman işletmeciliği bu suçun ortağıdır. Daha geçtiğimiz haftalarda, Kumport işvereni, kendi işçisi olan 109 işçiyi anayasal haklarını kullanarak örgütlendikleri ve sendikalaştıkları için kıdem ve ihbar tazminatlarını ödeyerek işten atmış; kış mevsiminin ortasında bir anda aileleri ile birlikte sefalete sürüklemiştir. Aynı zamanda  kimi işçileri de taşerona devretmiş ya da buna zorlamıştır.
İşverenin önceliği kâr etmek olduğu için işçinin sağlığı göz ardı edilmektedir ve bu iş cinayeti de bize bunu kanıtlamıştır. İşçinin sağlığını düşünen tek kuruluş ise kendi öz örgütleri olan sendikalardır.
İşverenlerin sendikaları istememelerinin en önemli nedenlerinden birisi de, sendikaların, üyesi işçilerinin hayatlarını güvence altına alma adına işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri için işverenler üzerinde baskı kurmalarıdır. İşverenler sendikaları işyerinde istemezler; çünkü o zaman güvencesiz ve kötü koşullarda işçi çalıştıramayacaklardır. İşveren, böyle bir durumda örgütlü bir güç olarak sendikanın gelip karşısına dikileceğini bilir.
İşte tam da bu nedenlerle işverenler sendikayı istemez ve İşte tam da bu nedenlerle işçiler derhal sendikalara üye olmalıdırlar. Deyim yerinde ise; örgütsüz bir işçi taş olsa dahi işveren onun suyunu çıkarmasını bilir. Buna karşın en zayıf içşi bile sendikalı olduğunda, tüm sendikanın gücünü kullanarak işverenin karşısında dimdik durur.
Görüldüğü üzere, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin iş cinayetlerini engellemede yeterince başarılı olamıyor; işte bu nedenledir ki iş cinayetlerini engelleyebilecek tek seçenek sendikadır, sendikalı olmaktır.
LÄ°MAN-Ä°Åž SENDÄ°KASI
GENEL YÖNETİM KURULU