Bilindiği üzere bu sabah saat 05.30 sıralarında 1992 – 1999 yılları arasında görev yapmış olan eski genel başkan Hasan BİBER’i aramak amacıyla Sendikamız Genel Merkezine emniyet güçleri tarafından sözde “operasyon” düzenlenmiştir. Sendikamızdaki görevinden 14 yıl önce ayrılan ve ondan sonra da bir daha Sendikamıza ayak bile basmayan sözü geçen şahıs, sendikamızın evrak dolaplarında dahi aranmıştır.
Sendikamız yetkililerine haber verilmeden yapılan baskın esnasında bina ve daire kapıları ile muhasebe servisimizin kapısı kırılmış, ağır maddi hasara sebebiyet verilmiştir.
Liman-İş Sendikası, işçilerin hak ve çıkarlarını korumak için mücadele eden bir sivil toplum kuruluşu ve demokratik kitle örgütüdür. Sendikamızın adı, 1963 yılında kurulmasından bugüne kadar hiçbir yasadışı faaliyete karışmamıştır ve gizlisi saklısı olmamıştır. Sendikamız yetkililerine başvurulması halinde kapılarımız kendilerine ardına kadar açılacak ve her türlü yardım yapılacakken; Sendikamıza terör örgütü muamelesi yaparak kapısını, camını, çerçevesini kırıp içeriye girmenin, kamuoyu nezdinde küçük düşürmenin hangi mantığa sığdığı anlaşılamamaktadır.
Liman-İş Sendikası olarak buradan Sayın İçişleri Bakanına ve Emniyet Genel Müdürüne sesleniyoruz: Bunun adı şov yapmak, gündemi değiştirmek değil de nedir? Bunun adı komedi dünyası değil de nedir? 14 yıl önce çekmiş gitmiş bir şahsı aramanın yöntemi kapılarını kırarak bir kurumu kamuoyu nezdinde küçük düşürmek midir?
Liman-İş Sendikası olarak hangi senaryoya, hangi komploya kurban gittiğimizi bilmek ve hesabını sormak en doğal hakkımızdır. Bugüne kadar Liman-İş Sendikası üyelerinin hak ve menfaatlerini korumaktan öte hiçbir platformda yer almamış, geçmişi ve bugünü tertemiz bir kurum iken, Ankara Polis Tiyatrosunun oyununa konu edilmesi tüm Liman-İş Camiası tarafından esefle karşılanmaktadır.
Kadıyı kadıya şikayet edeceğiz!.. Türk adalet sisteminden ne çıkacak göreceğiz… Sendikamıza operasyon emrini veren, imzalayan, gerçekleştiren, kapıyı kıran, arama yapan ve istediğimiz halde tutulan tutanağı tarafımıza vermeyen şahıslar hakkında yargıya başvuracağız. Buradan Cumhuriyet Savcılığını göreve çağırıyor, suç duyurusunda bulunuyoruz. Yapılan hukuk dışı baskını, kapıyı, camı, çerçeveyi kırmayı, ortalığı dağıtmayı hak gören zihniyetin yargılanmasını istiyoruz…
Sendikamızın gelmiş geçmiş ve bugünkü bütün yöneticilerine ait kayıtlar Emniyette zaten mevcutken, adı geçen şahsın 14 yıldır Sendikamızla hiçbir ilişkisinin bulunmadığı herkes kadar Emniyet tarafından da bilinirken yapılan bu baskının ardında; “arama” amacının dışında bir başka amaç daha olduğu açıktır. Liman-İş, sendikalara yönelik, karalama, baskı ve sindirme politikalarının bir sonucu olarak bilinçli bir şekilde kamuoyu nezdinde zor duruma düşürülmüş, imajı zedelenmiştir. Maddi hasardan daha fazla Sendikamızın kurumsal kimliğine zarar verilmiştir.
Liman-İş Sendikası ve üyeleri, Sendikamızın adının böyle bir olaya karıştırılmasını, terör örgütü muamelesi yapılmasını, kamuoyu nezdinde zor durumda bırakılmasını içlerine sindirememekte, kabul edememektedirler.
Adalet Bakanlığı’na ve AK Parti Genel Merkezine yapılan terör saldırıları kadar, Sendikamıza yapılan bu mesnetsiz, haksız, hukuksuz baskını da şiddetle kınamaktadırlar.
Dolayısıyla gerek İçişleri Bakanı’nın, gerekse Emniyet Genel Müdürü’nün yazılı basınımızın ve televizyon kameralarının önünde Sendikamızdan “ÖZÜR” dilemelerini beklemektedirler.
Nasıl ki İsrail’in özür dilemesi üç sene beklendiyse, Liman-İş Sendikası ve üyeleri de yaşadıkları sürece bu özrü bekleyecek, takipçisi olacaktırlar.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
LİMAN-İŞ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU