Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2002 yılında Cenevre’de düzenlenen konferansta 12 Haziran gününü Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olarak ilan etmiştir. 2002 yılından bu yana her yıl 12 Haziranda çocuk işçiliği sorunlarına küresel ölçekte dikkat çekilmesi, dünya kamuoyunda bilinç ve duyarlılık yaratılması amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Çocuk işçiliğine karşı küresel mücadeleye destek olmak amacıyla ülkemizde de benzer etkinlikler yapılmaktadır. Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’nün 13. yılında ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından çeşitli raporlar hazırlanmakta, çocuk istihdamıyla ilgili anketler yapılmakta, sonuçlar kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Raporlardan ve anketlerden elde edilen veriler, günümüzde çocuk işçilerin karşı karşıya bulundukları olumsuz koşulları ortaya koymaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yayınladığı üçüncü Küresel Rapor’a göre, 5-17 yaş grubunda ekonomik faaliyetlerde bulunan çocuk işçi sayısı 352 milyondur. ILO, bu çocuk işçilerden 246 milyon çocuk işçinin durumunu kabul edilemez nitelikte bulurken, 106 milyon çocuk işçinin koşullarını, ILO’nun 138 sayılı İstihdamda Asgari Yaş sözleşmesine uyması, çocukların aileleriyle birlikte çalışması ve eğitim olanaklarından yararlanmaları bakımından kabul edilebilir nitelikte bulmaktadır. Küresel Rapor’a göre, çocuk işçi çalıştıran bölgelerin başında, Asya-Pasifik ülkeleri gelmektedir. Bu ülkelerde 5-14 yaş grubunda çalışan çocuk işçi sayısı 127 milyondur. Aynı yaş grubunda Güney Sahra ülkelerinde 48 milyon, Latin Amerika ve Karayipler’de 17.4 milyon, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde 13.6 milyon, Doğu Avrupa ülkelerinde 2.4 milyon, gelişmiş ülkelerde ise 2.5 milyon çocuk işçi çalışmaktadır. Küresel Raparo’a göre, bu ülkelerden Kenya, Brezilya ve Meksika’da 5-14 yaş grubu çocuk işçilerin toplam işgücünün yüzde 25-30’nu oluşturması dikkat çekicidir.
Ülkemizde 1994, 1999, 2006 ve 2012 yıllarında DİE ve TÜİK tarafından Çocuk İstihdamı Anketleri yapılmıştır. Anılan anketlere göre, 6-17 yaş grubunda ekonomik faaliyetlerde çalışan çocuk sayısı 1994 yılında 2 milyon 269 bin iken, bu sayı 1999 yılında 1 milyon 630 bine, 2006 yılında ise 890 bine gerilemiş, ancak 2012 yılında 893 bine çıkmıştır. Başka bir ifadeyle söylenecek olursa, bu yaş grubundaki çalışan çocuk işçi sayısında 3 bin kişilik bir artış gerçekleşerek, çocuk işçi sayısındaki azalma eğilimi durmuştur. 2012 yılında ekonomik faaliyetlerde bulunan çocuk işçilerin durumu sektörlere göre incelendiğinde, 6-17 yaş grubunda çalışan toplam 893 bin çocuğun 399 bini tarımda, 217 bini sanayide, 277 bini ise hizmet sektöründe çalışmaktadır. 2012 yılında sanayi ve hizmet sektöründe çocuk işçi sayısı düşerken, tarım sektöründeki çocuk işçi sayısında bir önceki ankete göre yüzde 22.4 oranında bir artış gerçekleşmiştir. Çocuk istihdamı içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocuk sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, bu sayı 2012 yılında 7 milyon 503 bine yükselmiştir.
Yapılan araştırmalar, çocuk işçilerin çok büyük bir bölümünün aile bütçesine katkıda bulunmak, küçük bir bölümünün ise, iş öğrenmek ve meslek sahibi olmak vb. nedenlerle çalıştıklarını göstermektedir. Eğitim kurumlarına olan güvensizlik de çocukların çalışmalarında önemli bir etkendir. Çocukların okula ilgi duymaması, öğretmenleriyle iyi geçinememesi, okul masraflarının çok yüksek olması, ailesinin izin vermemesi, ev işlerinde ailesine yardımcı olması, ya da uygun okulun olmaması çocuk işçiliğini yaygınlaştıran etkenler arasındadır. Ülkemizde nüfus artışı iç göçe, çarpık kentleşmeye, dolayısıyla işsizlik ve gelir dağılımı problemlerine yol açmaktadır. Geliri yetersiz ailelerin çocukları erken yaşta çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Geleneksel yaşama biçimi çocukların kırsal alanlarda çalışmalarını gerektirmektedir. Çocuk işgücü tarım kesimindeki aileler için hayati bir önem taşımaktadır. Küçük ve orta boy işletmelerin çocuk işgücünü tercih etmeleri, çocukların çalıştırılmalarında diğer önemli bir etkendir. Bu tercihin en önemli nedenleri: Çocukların ucuz işgücünü oluşturmaları, bazı işler için uygun olmaları ve haklarını arayamamalarıdır.
Çalışan çocukların çalışma nedenleri, sorunları ve çözüm yolları çok boyutlu olup, çözüm yollarını temel sorunlardan, bu sorunların çözümü yönündeki politikalardan soyutlamak mümkün değildir. Günümüz Türkiye’sinde gelir dağılımının bozulduğu, gerçek ücretlerin düştüğü, çocukların, gençlerin, kadınların, yetişkin işçilerin kaçak olarak çalıştırılmalarının, taşeronlaşmanın yaygınlaştığı olumsuz bir tablo mevcuttur. Kayıt-dışı ekonominin varlığı, esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaşması daha fazla çocuk işçinin çalıştırılması için uygun bir ortam yaratmaktadır. Bütçeden eğitim, sağlık gibi sosyal nitelikli kamu harcamalarına ayrılan pay düşüktür. Son yıllarda düşme eğilimine girse de, yıllık nüfus artış hızı, bölgeler arasındaki gelişim eşitsizliği, farklı boyutlarıyla göç de temel sorunlar arasındadır. Eğitimde uygulanmaya başlayan 4+4+4 yasası da çocuk işçiliğini farklı boyutlarıyla olumsuz etkilemektedir.
Çocuklar, üretim için altyapısı olmayan, koruyucusuz makinelerin, tezgâhların, aletlerin, parlayıcı, patlayıcı, zararlı ve tehlikeli maddelerin kullanıldığı işyerlerinde, yaşına, bedensel ve akılsal gelişimlerine, bilgi ve beceri düzeylerine uygun olmayan işlerde, çok düşük ücretlerle, korunmasız biçimde çalıştırılmaktadır. Çocukların uzun süre çalışmaları başlı başına bir risk oluşturmaktadır. Uzun süre çalışmalar iş kazası ve meslek hastalıkları riskini artıran bir etkendir. Uzun süreli çalışmalar nedeniyle yorulma, fiziksel ve zihinsel yüklenme ve bunlara bağlı olarak kazalara uğrama, hastalıklara yakalanma riski artmaktadır. Nitekim, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre, 2013’te hayatını kaybedenlerin 59’u çocuk işçidir. Sokakta çalışan çocuklar eğitimden koptukları gibi zamanla ailelerinden de kopmakta, her türlü istismara açık hale gelmektedir.
Türkiye’de 1993 yılından yakın zamana kadar uygulanan Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (IPEC) çerçevesinde sürdürülen çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik projelere karşın, çocuk işçiliğine karşı mücadelede köklü bir çözüm üretildiği söylenememektedir. Bunun başlıca nedeni, geniş halk kesimi lehine sosyal politikaların hayata geçmemesi, yoksullukla mücadele edilememesidir. Çocuk işçiliğiyle mücadelede 12 Haziran anlamlı ve önemli bir gündür, ancak çocuk işçiliğiyle mücadele bir güne indirgenemez. Bu çerçevede, çocuk işçiliğiyle mücadele sendikal mücadelenin bir parçası olup, temel sosyo-ekonomik göstergelerin çalışanların lehine iyileştirilmesi yönündeki mücadeleyi de kapsamak durumundadır.