Tarih 1857… New York’ta bir dokuma fabrikası… Çok ağır çalışma koşulları, çok uzun iş günleri ve bunların tam tersi olarak çok düşük ücretler… Koşulların düzeltilmesi yerine, her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmesi kadın işçilerin artık tahammül sınırını zorlamaya başladı. Greve çıkma kararı alan kadınlar, taleplerini de açıkladılar: “Daha iyi koşullarda çalışmak, 10 saatlik işgünü, eşit işe, eşit ücret…” Patronun ise, diğer işçilerin grevci kadınlarla dayanışmasını önlemek için bulduğu “çözüm” yolu; fabrikanın kapılarına kilit vurmak oldu. Bu sırada çıkan olaylar sırasında fabrika içinde şüpheli bir yangın başladı. Ancak içerideki kadınların kaçabilecek hiçbir yeri yoktu. Sadece daha iyi koşullarda çalışmak isteyen 129 kadın, yanarak hayatını kaybetti. Takvimler 8 Mart 1857’yi gösteriyordu… Yıl 1908… Yine bir 8 Mart’ta yine dokuma işçisi kadınlar grev başlatarak, işyerlerini işgal ettiler. Ama bu kez taleplerini biraz daha genişlettiler: “8 saat iş günü, çocuk emeğinin sömürülmesine son verilmesi ve kadınlara oy hakkının tanınması.” 1909’da ise Manhattan’da 20 bin gömlek işçisi kadın grev yaptı. Kısa sürede diğer fabrikalara yayılan grev sırasındaki polis saldırısında, yüzlerce kadın yaralandı, yüzlercesi de tutuklandı. Ama grev, yaklaşık iki ay, patronlar talepleri kabul edene kadar sürdü. Bu grevden bir yıl sonra, 1910 yılında II. Enternasyonal, Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplandı. Konferansta, Alman Delege Clara Zetkin, 8 Mart’ın, dokuma işçisi kadınların anısına, “mücadele günü” olarak ilan edilmesini önerdi. Bu önerinin kabul görmesiyle 8 Mart, kadınların cinsel ve sınıfsal sömürüye karşı, eşit ve özgür bir yaşam taleplerini haykırdığı, haklarına sahip çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak tarihe geçti.
Bugün hala kadınlar dünyanın dört bir yanında, insanca yaşana bilir bir çalışma hayatı, insanca bir ücret taleplerini hep bir ağızdan haykırmaktadır. Ülkemizde de kadınlar başta şiddet ve taciz olmak üzere, çalışma hayatlarında maruz kaldıkları mobbing uygulamalarının son bulmasını talep etmektedirler. Kadınların çalışma hayatındaki zorlukların son bulması için her zaman mücadele ettiler bundan sonrada mücadele etmeye devam edeceklerdir. Kadınların yaşadıklara tüm zorluklara rağmen dünden bugüne bir mücadele geleneği vardır. Aslında en önemli olanda budur.